GENEL
BİLGİLER
Yüzölçümü:
12.820
km²
Nüfus:
609.863 (1990)
İl
Trafik No:
19
Karadeniz
Bölgesinin İç Anadolu’ya açılan kapısı olan Çorum İli , Anadolu kültür mozaiği
içerisinde eşsiz bir konuma sahiptir.
Günümüzden
7 bin yıl öncesine ait kültürel verilere rastlanan Çorum’da, ilk organize
devleti kuran Hititlerin ilk başkenti Hattuşa bulunmaktadır.
Hattuşa
Anadolu’nun kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış
ülkemizdeki 9 değerden biridir. Hitit uygarlığı en az Mısır Uygarlığı kadar eski
ve zengin bir uygarlıktır. Hititlerle Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Antlaşması metin tabletleri Boğazköy’de bulunmuştur.
Hititlerin
diğer önemli kült (dini) merkezlerinden sayılan, arkeolojide Arinna olarak bilinen Alacahöyük
Ören Yeri; 13 Kral Mezarı , Hatti Tunç Güneş Kursu ve
Sfenksli Kapıları ile görülmeye değer tarihi bir yerdir. Ulu Önder Büyük
Atatürk’ün bizzat direktifleriyle ilk milli kazılarımızın başlangıç noktası
olması ile de önem arzeder.
Ortaköy
İlçesindeki Şapinuva ören yeri de büyük bir Hitit
kenti olup, hala sürmekte olan kazı çalışmalarında bol miktarda yazılı belge
ortaya çıkarılmıştır.
Ayrıca,
1990 yılında başlatılan ve kongre dili Türkçe olan "Hititoloji Kongresi" her üç
yılda bir düzenlenmekte olup, 6 yılda bir de Çorum’da gerçekleştirilmektedir. Bu
kongreye dünyanın bir çok yerinden bilim adamı katılmaktadır.
Hitit
uygarlığının yanısıra, her biri sanat şaheseri olan
Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait; cami, köprü ve kalelerle süslü Çorum, yayları
ve İncesu Kanyonu gibi doğal güzellikleri ile de görülmeye değer bir yerdir.
Meşhur
leblebisi, Osmancık ve Kargı’da üretilen kaliteli pirinçleri dünyaca
tanınmaktadır.
İLÇELER
Çorum
(merkez), Alaca, Bayat, Boğazkale, Dodurga, İskilip, Kargı, Laçin,
Mecitözü, Oğuzlar, Ortaköy, Osmancık, Sungurlu, Uğurludağ.
Alaca:
İl merkezine uzaklığı 50km’dir. Yozgat-Çorum, Sungurlu-Tokat karayollarının
kesiştiği yerde bulunmaktadır.
Alaca’da
turizme açık en önemli tarihi yerler Eskiyapar ve
Mahmudiye köyündeki tarihi kalıntılar ile Hitit Dönemi eserleriyle dolu olan
Alacahöyük, Kalınkaya ve
Pazarlı ören yerleridir. Gerdekkaya mezarı ile
Koçhisar Mağarası da turistlerin uğrak yerlerindendir. İlçe merkezinde 1763
yılında Ömer Osman Paşa tarafından yaptırılan Eski Cami ile 1893 yılında Ardahan
Göçmeni Şeyh Efendi tarafından ahşap olarak yaptırılan Yeni Cami ve Hüseyin Gazi
Türbesi de tarihi değeri olan yapılardır.
Boğazkale:
İl merkezine uzaklığı 83 km’dir. İlçede bulunan
BOĞAZKÖY, UNESCO tarafından Dünya kültür mirası olan ülkemizdeki 9 yerden
birisidir. Ayrıca; Yazılıkaya Açık hava mabedi ilin
önemli bir turistik yerlerindendir.
Kargı:
İl merkezine uzaklığı 113 km’dir. Osmancık –Tosya yolu
üzerinde Kızılırmak Vadisinde şirin bir ilçedir. Kargı’da tarihi eserler
arasında IV.Murad’ın hanımı Mihrihatun adına Karaseki Köyünde
yaptırılan Mihrihatun Cami ve hamamı, Oğuz köyünde
Selçuklulardan kalma cami, Hacıhamza Kalesi ve Hanı en
önemlileridir.
Kargı'nın
yaylaları en önemli turistik mekanlardır. Abdullah yaylasında her türlü alt yapı
mevcut olup, konaklama problemi bulunmamaktadır. Sözkonusu yöre; Kargı Yaylası, Eğinönü Yaylası, Aksu, Göl, Örencik, Karaboyu, Gökçedoğan Yaylaları ile
yayla turizmine oldukça elverişli bir yerdir.
Laçin:
Laçin,
Çorum –Osmancık karayolu üzerindedir. Anıtsal Kaya Mezarı, Laçin Köşk Evi Mesire Yeri çekim alanlarıdır.
Mecitözü:
Çorum-Amasya
karayolu üzerindedir. Çorum’a uzaklığı 37 km’dir.
İlçede turizme hizmet edebilecek en önemli tarihi yapı Elvan Çelebi Cami(1352)
Tekke ve Türbesi ile yanındaki hamamıdır.Beke (Figani)kaplıcaları da iç turizme hizmet vermektedir.
Ortaköy:
İl merkezinin güneydoğusunda, Mecitözü ilçesinin güneyinde yer alır. İl
merkezine uzaklığı 53 km’dir. Ortaköy ilçesinde Hititlerin önemli ticaret merkezlerinden
olan Şapinuva'da kazı çalışmaları devam etmektedir.
Ayrıca; İlçeye bağlı İncesu köyündeki İncesu kanyonu ve Aşdavul kasabasındaki Damlataş
mağarası görülmeye değer yerlerdendir. İncesu köyüne yakın Çekerek ırmağı
kıyısında, İncesu Kanyonunun içerisinde kayalara oyulmuş Kybela Kaya Kabartması önemli tarihi yapılardandır.
Osmancık:
İl merkezine 56 km uzaklıktadır. Çorum-Kargı ile Samsun-İstanbul yollarının
kavşak noktasındadır. Çorum'un en eski ilçelerinden biridir. Osmanlı döneminde
tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Osmancık'ta Koyunbaba Köprüsü ve Türbesi, Osmancık Kalesi, Koca Mehmet
Paşa Camii (imaret camii) Baltacı Mehmet Paşa Çeşmesi görülmeye değer yelerdir.
Ayrıca ; Başpınar ve Karaca Yaylaları, yayla turizmi
açısında oldukça elverişli doğal güzelliklerdir.
Karayolu:
Çorum İç ve Güneydoğu Anadolu’yu Karadeniz Bölgesine bağlayan devlet karayolu
üzerinde yer alır.
Çorum’a
Marmara Bölgesinden gelecekler için İstanbul- Samsun Karayolunu kullanmak daha
avantajlıdır. Diğer alternatif yollar ise;
-Çorum-Amasya-Taşova-Erbaa-Niksar-Erzincan-Erzurum-Kars
-Çorum-Amasya-Tokat-Sivas-Malatya-Elazığ-Diyarbakır
-Çorum-Yozgat-Kapadokya-Adana-Hatay-Mersin
Otogar
kent merkezinde bulunmaktadır.
Otogar
Tel : (+90-364 ) 213 66 70
Hattuşaş
Otobüs İşletmesi : (+90-364 ) 224 44 24
Çorum
Özler Otobüs İşletmesi : (+90-364) 213 80 56
Lider
Turizm Otobüs İşletmesi : (+90-364) 225 07 75
Hitit
Tur Otobüs İşletmesi : (+90-364) 213 34 02
Metro
Otobüs İşletmesi : (+90-364) 224 28 40
Havayolu:
Çorum'da havaalanı bulunmamakta olup, En yakın havaalanı Samsun (176 km) ve
Ankara (242 km)'da bulunmaktadır.
Müzeler
Çorum
Müzesi
Adres:
Gülabibey Mah. Müze Sok. -
Çorum
Tel:
(364) 213 15 68
Faks:
(364) 224 30 25
İl
merkezinde Endüstri Meslek Lisesi yanında yer almaktadır. Hicri 1332 yılına
tarihlenen bina, yapıldığı bugünden bu yana hastane ve okul olarak
kullanılmıştır. 1989 yılından itibaren Çorum Müzesi olarak kullanılmak üzere
restorasyonuna başlanmış ve halen restore işlemi devam etmektedir. Müzede Geç
Kalkolotik (M.Ö. 4500) dönemden itibaren kronolojik
olarak Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı, Eski Hitit, Hitit
İmparatorluk, Firig, Helenistik, Roma ve Bizans Dönemi
eserlerinin sergileneceği arkeolojik salon ile Çorum yöresine ait Etnoğrafik eserlerin sergileneceği Etnoğrafik salonu açma çalışmaları devam
etmektedir.
Alacahöyük
Müzesi
Adres:
Alaca İlçesi, Alacahöyük Köyü
Tel:
(0364) 224 30 25
Alaca
İlçesi, Alacahöyük beldesinde yer almaktadır. Çorum
Müze Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren müzede ; Alacahöyük kazılarında elde edilen Kalkolotik, Eski Tunç Çağı, Hitit ve Frig Dönemine ait eserler ile yöreden derlenen Etnoğrafik eserler sergilenmektedir.Çorum'a 45 km.
uzaklıktadır. Alacahöyük'te ilk yerel müze 1940
yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmıştır. İki katlı
olan müzenin üst katında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık
salonları bulunmaktadır. Kazı başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda
Alacahöyük ve Pazarlı kazısında elde edilen eserler
sergilenmektedir.
Giriş
salonunda ilk kazı malzemeleri, Kalkolitik Döneme ait el yapımı seramikler ile
Eski Tunç Çağına ait 13 kral mezarının buluntu anını gösteren fotoğraflar ve
pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.
İkinci
salonda yer alan büyük duvar vitrinlerinde ; Hitit Dönemine ait pişmiş toprak ,
gaga ağızlı testiler, tabaklar, çanaklar, mangal ve maltızlar ile matara biçimli
kaplar, orta vitrinlerde ise Eski Tunç ve Hitit dönemlerine ait bronz iğneler,
kemik süs eşyaları, kalıplar, hayvan figürleri ve iki adet çivi yazılı tablet
teşhir edilmektedir. Ayrıca aynı salonda Frig Dönemine
ait tek vitrinde , Pazarlı eserleri arasında pişmiş toprak kabartmalı duvar
levhaları, üzeri boyalı kaplar ve keklik biçimli riton
yer almaktadır.
Mahmut
Akok Salonu olarak adlandırılan ve etnografik eserlerin sergilendiği alt katta ise, yöreye ait
halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemine ait
delici, kesici ve ateşli silahlar teşhir edilmektedir.
Boğazköy
Müzesi
Boğazkale
Tel
: (0364) 213 15 68
Faks
: (0364) 224 30 25
Çorum’a
84 km. uzaklıktaki Boğazkale ilçesinde yer almaktadır.
Çorum Müze Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren müzede Boğazköy-Hattuşa
kazılarında açığa çıkartılan eserler ile çevreden elde edilen eserler
sergilenmektedir.
12
Eylül 1966 yılında açılan Müze, Boğazköy (Hattuşaş)
kazılarında açığa çıkan ve çevreden müzeye gelen eserlerin depo ve
sergilemesinin yapıldığı mahalli bir müze konumdadır.
Hitit
Dönemine ait eserlerin ağırlıklı olduğu müzede ; Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit,
Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler de
sergilenmektedir.
Örenyerleri
Alacahöyük
Örenyeri
Çorum’un
45 km güneyinde, Alaca İlçesinin 17 km kuzeybatısında yer almakta olup,
Boğazköy’e 34, Ankara’ya ise 210 km uzaklıktaki Alacahöyük Köyü yerleşim alanı içerisindedir. Höyük, bilim
alemine ilk kez 1835 yılında W.C.HAMİLTON tarafından tanıtılmış olup, bu
yıllardan itibaren Orta Anadolu’yu ziyaret eden bilginlerin uğrak yeri olmuştur.
Eski
Tunç ve Hitit Çağında çok önemli bir kült ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te 4 uygarlık çağı bulunmaktadır. Geç Kalkolotik çağını Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemleri takip eder. Örenyerinde Hitit İmparatorluk dönemine ait Sfenksli Kapı,
şehrin batısındaki Poternli Kapı ve mimari eserler ile
Hatti uygarlığının aydınlanmasına çok katkıları olan
Alacahöyük Eski Tunç Çağı haneden mezarları ile yerel
müzesi, Boğazköy ve Yazılıkaya’yı ziyaret edenler için
aynı gün gezilebilecek önemli bir örenyeridir.
Hitit
İmparatorluk dönemine tarihlenen kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa
edilmiş iki kule arasında yer alan Sfenksli Kapı’nın genişliği 10 metredir. O,
bir yolla bağlandığı büyük mabedin anıtsal geçididir. Dış girişin iki yanındaki
büyük söğe bloklarının dış yüzleri Sfenks protomları ile süslüdür. Kulelerin dış ve iç yüzlerinde yer
alan kabartmalar Fırtına Tanrısı onuruna kutlanan bir kült festivalini
yansıtmaktadır.
Alacahöyük
kazıları , Orta Anadolu’nun kuzey bölgesinin kesintisiz stratiğrafisini veren tek merkez olması ve özellikle 13 kral
mezarı ile eski Tunç dönemine, monimental mimari
kalıntılarıyla Hitit dönemine ışık tutması açısından dünya arkeoloji
literatüründe önemli bir yere sahiptir.
Boğazköy
Örenyeri
Boğazköy
( Hattuşa ) Örenyeri , Çorum ilinin 82 km
güneybatısında yer almakta olup, Ankara’ya uzaklığı ise 208 km’dir. Hitit devletinin eski çekirdek bölgesinin merkezinde
bulunan Boğazköy ( Hattusa ) örenyeri Budaközü Çayı vadisinin
güney ucunda , ovadan 300 m. Yükseklikteki sayısız kaya kütleleri ve dağ
yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve batıda derin yamaçlarla
sınırlandırılmıştır. Şehir kuzeye doğru açık olup, kuzey kısmı dışında diğer
kısımları surla çevrilidir. Arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkarılarak restore
edilen ve artık bir açık hava müzesi niteliğinde ziyaret edilebilen kalıntılar,
Boğazköy Tarihi Milli Parkı’nın da odak noktasını oluşturmaktadır. Hattuşa 1986
yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmıştır. Ayrıca
burada bulunan çivi yazılı tablet arşivleri de 2001 yılından itibaren UNESCO’nun
“Dünya Belleği Listesinde” yer almaktadır.
Hattuşa’nın
keşfi 1834 yılında Fransız mimar Charles Texier
tarafından gezilmiş ve dünyaya tanıtılmıştır. Bu buluş aslında yalnızca
Hattuşa’nın keşfi değil , tamamen unutulmuş olan Hititlerin keşfi olarak da
tanımlanabilir. 1893-94’de Ernest Chantre’nin birkaç
sondaj yapmasına ve ilk çivi yazılı tabletleri yayınlamasına kadarki dönemde pek
çok bilim adamı ve gezgin Hattuşa’yı ziyaret eder. Muze-i Humayun müdürü Osman HAmdi Bey, 1906’da müzesi adına Makridi’nin sorumluluğunda Boğazköy kazılarını başlatmış,
zamanın çivi yazısı uzmanı Assiriyolog Hugo Winckler’i de kazı heyetine alarak , burasının Hitit
Başkenti Hattuşa olduğunu tespit etmişlerdir. 1931-1939 yılları arasında ve
2.Dünya savaşı nedeniyle verilen aradan sonra 1952’de yeniden başlatılan kazılar
kesintisiz olarak Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından sürdürülmektedir.
Antik
Kapadokya bölgesinin kuzey sınırına yakın bir yerde bulunan ve arkeolojik
kazılarla gün ışığına çıkartılıp restore edilen ve açık hava müzesi
niteliğindeki ziyaret edilebilen Hititlerin başkenti Hattuşa-Boğazköy’deki
kalıntılar, Boğazköy Tarihi Milli Park’ın temelini oluşturmaktadır. Yüz yıldır
sürdürülen kazı ve araştırmalar Hattuşa-Boğazköy çevresindeki en erken
yerleşmenin Kalkolotik çağda (M.Ö. 6000) olduğunu
ortaya koymuştur. Eski Tunç Çağı’nda da sürekli yerleşmenin görüldüğü Hattuşa’da
bu dönemi Asur Ticaret Koloni devri izler. Yazılı belgelere göre M.Ö. 2. binin
başlarında Kuşar’lı Anitta Hattuşa Kralı Pijusti’yi yenip şehri tahrip eder ve şehri lanetler.
Anitta’nın lanetine rağmen şehir M.Ö. 1600/1650 yıllarında Hitit Kralı 1. Hattuşili tarafından başkent olarak seçilir. Hititlerin
M.Ö.1200’de şehri çeşitli nedenlerle terk etmesiyle burada Erken Demir Çağı
(Karanlık Çağ) başlar. Bu dönemi M.Ö. 9.yüzyılda Frig
Çağı daha sonra Helenistik, Galat ve Roma/Bizans çağları takip eder.
Boğazkale
Yazılıkaya
Boğazkale,
Hattuşa'nın 1.5 km. kuzeydoğusunda yer almaktadır. Hattuşa’nın en büyük ve
etkileyici olan kutsal mekanı, şehrin biraz dışında yer alan, yüksek kayalar
arasına saklanmış Yazılıkaya tapınağıdır. Özellikle
ilkbahardaki yeni yıl kutlamalarında kullanıldığı sanılan bu Açıkhava
tapınağında, ülkenin önemli Tanrı ve tanrıçaları alay halinde kayalara kabartma
olarak işlenmiştir.
Yazılıkaya
Açıkhava tapınağında tabii kayalığa yapılmış olan, A odası olarak adlandırılan
büyük galeri ile, B odası olarak adlandırılan küçük galeri yer almaktadır. Büyük
galeri’nin ( A Odası ) batı duvarı Tanrı kabartmalarıyla, doğu duvarı ise
tanrıça kabartmalarıyla bezelidir. Ayrı bir girişi bulunan Küçük Galeriyi ( B
Odası ) girişin iki yanında bulunan aslan başlı , insan gövdeli cinler
korumaktadır. B odasının batı duvarında sağa doğru ilerleyen 12 tanrı, doğu
duvarında ise Kılıç Tanrısı ile Tanrı Şarruma ve
himayesindeki Kral IV.Tudhalia yer almaktadır.
Ortaköy
Şapinuva
Çorum’un
53 km güneydoğusunda yer alan Ortaköy ilçesinin , 3 km
güneyindedir. Ortaköy Hitit şehri ,Yeşilırmak Nehrinin üzerinde bulunduğu ve Kelkit’ten
başlayan Koyulhisar-Reşadiye-Niksar üzerinden Amasya’ya doğru gelişen vadinin
hemen sonunda yer almaktadır.Şehir derince bir vadinin kuzey yamaçlarındaki bir
plato üzerine kurulmuştur.
1990
yılında Prof. Dr.Aygül Süel
ve Dr.Mustafa Süel
başkanlığında kazı çalışmaları başlatılmıştır.1994 yılında Ortaköy’ün Hitit Çağı’ndaki adının Şapinuwa olduğu tesbit edilmiştir.
Bu önemli Hitit şehri Hitit Devleti’nin başkentlerinden biridir.
Yapılan
çalışmalarda monumental yapılar günışığına
çıkarılmıştır.Bu binalarda şu ana kadar sayıları dört bini aşan Hitit çivi
yazılı tablet arşivleri ele geçirilmiştir. Bunların çoğunu Hititçe metinler
oluşturur. İçerik olarak birbirleriyle ilişkileri, paleografileri ve buluntu
durumlarına göre, Ortaköy –Şapinuva tabletlerinin büyük bir kısmının aynı döneme ait
oldukları, Boğazköy ve Maşat Höyük belgeleri ile olan ilişkileri nedeniyle de bu
tabletlerin Orta Hitit döneminin sonlarına tarihlendiği açıklanmıştır.
Eskiyapar
Örenyeri
Alaca
ilçesinin 5 Km Batısında,Alaca-Sungurlu yolu üzerindeki höyük,Boğazköy’ün 25 Km
Kuzeydoğusunda, Alacahöyük’ün ise 20 Km Güneydoğusunda
yer almaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda Höyükte kesintisiz bir iskanın
varlığı tespit edilmiş olup,Höyükte eski Tunç,Hitit,Frig,Roma ve iki safhalı Helenistik döneme rastlanmıştır.
Höyükün
Kuzeydoğu ve Batı kesimlerinde Hitit İmparatorluk çağı şehir surunun temelleri
bulunmuş,dikdörtgen planlı,avluları taş döşeli binalar Boğazköy ve Alacahöyükteki binalardan farksız olarak ,Hitit üslubunda
inşaa edilmişlerdir.Höyükün
Güneydoğu kesiminde geniş bir alana yayılan eski Hitit dönemi mahallesinin
yanmış evlerinden çok sayıda toprak eserler elde edilmiştir.Yine bu alanlarda
bulunan kabartmalı kült vazoları burasının dini bir merkez olduğu görüşünü
kuvvetlendirmiştir.Höyükte Hitit tabakaları altında yer alan eski Tunç çağı
tabakalarında yapılan çalışmalarda ,bir evin tabanı altında altın ve gümüş
objelerden oluşan bir defineye rastlanılmıştır.Gümüş vazolar,Suriye şişesi,gümüş
merasim baltası ,değişik tiplerde altın iğne,boncuk,küpe ve bileziklerden oluşan
define,bir taraftan Alacahöyük,Kültepe,diğer taraftan Truva
,Poliochni ve Kuzey Suriye-Mezopotamya buluntularıyla
benzer olup bu buluntular Ankara Medeniyetler Müzesinde sergilenmektedir.
Yörüklü
(Hüseyindede Tepesi)
İlimiz
Sungurlu ilçesi,Yörüklü kasabası Hüseyindede tepesi
olarak adlandırılan mevkiide bulunmaktadır.Yapılan
çalışmalar sonucunda Eski Hitit dönemine ait iki ayrı kabartmalı vazo
parçalarına yine aynı döneme ait olan tek mekanlı bir odada rastlanmıştır.Elde
edilen parçaların restorasyon çalışmaları sonucunda birisinin inandık vazosu
tipinde olduğu,diğerinin ise daha küçük ve boyun üzerinde tek filiz halinde
Hitit dini törenlerini anlatan bir tasvir bantının
olduğu tespit edilmiştir.Bu tasvir bantı üzerindeki en
önemli sahneyi ise boğa üzerinde takla atan bir akrobat oluşturmaktadır.İnandık
vazosu tipinde olan ve üzerinde 4 tasvir bantı olan
büyük vazonun ağız kenarında küçük bir tekne ve başları içe bakan dört boğa başı
yer almaktadır.Tasvir bantlarında konular yine Hitit dini törenlerini
anlatmaktadır.Bu kabartmalı vazoların yanı sıra yapılan çalışmalarda Eski Hitit
dönemine ait olan (formlarını daha önceden bilinen) Matara biçimli kap ve
yuvarlak ağızlı yüksek boyunlu testiler de elde edilmiştir. 1998 yılındaki
çalışmalarda ise teraslama tekniğinde yapıldığı ortaya çıkan Eski Hitit Dönemine
ait mimari takip edilmiş olup, ileri ki dönemlerde kazı çalışmalarına devam
edilecektir.
Laçin
Kapılıkaya Anıtsal Kaya
Mezarı
Çorum’un
yaklaşık 27 km. kuzeyinde, Kırkdilim mevkiinde oldukça
sarp, kayalık ve akarsu tarafından yarılmış derin vadilerin oluşturduğu engebeli
arazi üzerinde, kuzeye doğru uzanan bir kaya blokunun
burun kısmının kuzey-batı köşesinde yer almaktadır.
Komutan
İKEZİOS’a ait hellenistik
dönem kaya mezarı olup, M.Ö. II.yüzyıla tarihlenmektedir. Çay seviyesinden 65 m.
Yükseklikteki kaya mezarının yamuk biçimli bir podyum zemini vardır.Bu podyumdan
8 basamaklı merdivenle ikinci platformda, oradan da 12 basamaklı merdivenle
mezar önündeki podyuma geçilmektedir.
Mezar
odasının kapısı üzerinde “İKEZİOS”yazısı okunmaktadır.
Mezar odası kareplanlı olup , girişin sağ ve solunda
niş şeklinde oyulmuş ölü şekilleri vardır.
İskilip
Kaya Mezarı
İskilip
merkezinde bulunan Osmanlı dönemine ait 100 m yükseklikteki tabi bir kaya
üzerine inşa edilmiş, kalenin güney ve güneydoğu eteğinde Roma dönemine ait kaya
mezarları bulunmaktadır. Güneydoğusunda bulunan kaya mezarının iki sütunlu
dikdörtgen bir girişi vardır.Yuvarlak sütun gövdeleri yukarı doğru inmektedir.
Başlıklarda bulunan bilezikler üzerinde oturmuş birer aslan bulunmaktadır. Sütun
başlıkları üzerindeki üçgen alınlık içerisinde ise yatar durumda karşılıklı
kanatlı iki aslan figürü bulunmaktadır. Kabartmalardan birinin elinde kılıç,
diğerinin elinde kadeh mevcuttur. Mezar odası içerisinde iki adet ölü sekisi
bulunmaktadır.
Kuleler
ve Kaleler
Saat
Kulesi:
l894 yılında Çorum’lu Beşiktaş Muhafızı Yedi Sekiz
Hasan Paşa tarafından yaptırılmış olup, yüksekliği 27.5 m.dir. İlimizin tarihi
bir simgesidir.
Çorum
Kalesi:
Selçuklu mimari özelliği taşıyan Çorum Kalesinde halen iskan mevcuttur. Şehrin
güneyinde yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kare planlı olup, 80x80 ebatındadır. Yüksekliği 7.35 m. Duvarların genişliği 2.40
metredir. Kalenin kapısı kuzeyde olup, 2.70x3.30 m. Ölçüsündedir. Kalenin
içerisinde büyük bir mescit bulunmaktadır. Kalenin kitabesi olmadığı için kesin
yapım tarihi bilinmemektedir. Danişmend veya Selçuklu
Dönemine tarihlenen kalede düzgün kesme taş, moloz taş, Roma ve Bizans dönemine
ait devşirme taşlar kullanılmıştır.
İskilip
Kalesi:
Yüz metre yükseklikte, üç tarafı kayalık üzerine inşaa
edilmiştir. Güneye bakan bir kapısı, kale içinde sol tarafta bir zindan odası
vardır. Dört tarafında burçlar bulunmaktadır.
Osmancık
Kalesi:
Yüksek bir tepe üzerine kurulmuş olan kalenin surlarının uzunluğu 250 m.
Yüksekliği 30 m.dir İlk defa kimler tarafından yapıldığı kesin olarak
bilinmemekle birlikte Roma Devrinde yapılmış olduğu sanılmaktadır. Kaleden Kızılırmağa gizli yollar mevcuttur. Kale duvarı örgülerinde
Horasan harcı kullanılmıştır. Kale içinde kayalar oyularak yapılmış bir hamam
harabesi mevcuttur. Kalenin ön kısmında bir kitabe, gözlemci yeri, kapısı ve
burçlardan kalıntılar bulunmaktadır.
Sungurlu
Saat Kulesi:
l892 yılında kaymakam Edip Bey tarafından yaptırılmıştır. İnşaat malzemesi
olarak kesme taş kullanılan saat kulesi, kaide ve saç örgü kısmı dahil sekiz
kısımdır. Saat çelik halat ve 50 kğ.lık kovalar vasıtasıyla çalışmaktadır.
Camiler
ve Türbeler
Ulu
Cami:
Selçuklu sultanı Alaattin zamanında azatlı kölesi
Hayrettin tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. II. Beyazıt zamanındaki
depremde harap olduğu için onarılan camii, IV. Murat zamanında Sultan Muradi Rabi Camii olarak
adlandırılmıştır. Camiinin M.1306 tarihli minberindeki H. 707 tarihli kitabe
camiinin de bu dönemde yaptırıldığını düşündürmektedir.
Hıdırlık
Cami:
Hz. Muhammed’in yakın arkadaşlarından ve onun
sancaktarı Süheyb-i Rumi’ye saygı nişanesi olarak eski
caminin yerine 2. Abdülhamit zamanında Yedi Sekiz Hasan Paşa’nın isteği üzerine
H. 1307 yılında inşa edilmiştir.
Şeyh
Muhittin Yavsi Camii:
İskilip ilçesinde bulunan cami İslam alimlerinden Ebussuud Efendi’nin babası Şeyh Yavsi tarafından yaptırılmıştır.Tek kubbeli olarak yapılan
caminin içerisinde ; daha sonra Ebussuud tarafından
yaptırılan babasının türbesi vardır. Ayrıca , cami önünde Şeyh Yavsi’nin diktiği söylenen ulu bir karaağaç bulunmaktadır.
Son yıllarda onarım gören caminin aslına zarar verilmemiştir.
Evlik
Köyü Cami ve Türbesi:
İskilip ilçesine bağlı evlik Köyü'nde bulunmaktadır. Camii ve türbede Fatih'in
hocası Aksemsettin'in oğlu (Nurum Hûda) ve aile
efratlarının mezarları bulunmakta olup, camii ve türbenin yapımında ahşap
malzeme kullanılmıştır.
Kulaksız
Camii:
H.1230 (1830) yılında yaptırılan caminin kitabesi yoktur. 1803 yılında onarım
görmüştür.
Elvançelebi
Camii ve Türbesi:
Mecitözü İlçesi, Elvançelebi beldesinde yer
almaktadır. Orjinalde zaviye olduğu düşünülmektedir.
Yapının cami kısmındaki kitabede H.681 (M.1282-83), türbe üzerindeki kitabede
ise H.707 (M.1307) tarihleri bulunmaktadır.
Hamamlar
Paşa
Hamamı:
1487 yılında Tabettin İbrahim Paşa Bin Hacı Bey tarafından
yaptırılmıştır.Osmanlı dönemi eserlerinden olup, halen çalışmaktadır.
Güpür
Hamamı: Merkez
de Ulu camii karsısında bulunan hamam 1436 yılında yapılmıştır. Osmanlı dönemi
mimari özelliğini taşır. Şu anda bakım çalışmaları devam etmektedir.
Ali
Paşa Hamamı (Yeni Hamam):
Saat kulesi yanında olup, bu hamam ilin en büyük hamamıdır. Erzurum beyler beyi
olan Ali Paşa tarafından 1573 yılında yaptırılmıştır.
Hanlar
ve Köprüler
Veli
Paşa Hanı:
Plan ve mimari açısından Osmanlı Çağı hanlarına örnek teşkil eden han 1000 m2
lik bir alan kaplar. Ahşap han iki katlı olup,
yalnızca ön cepheye bakan köşk bölümü üç katlıdır.
Menzil
Hanı:
Hacıhamza Kasabasında olup, eski tarihi yol
üzerindedir. Dikdörtgenli plan olup, kemerler üzerine oturtulmuştur. Beşik tonoz
örgülüdür. Camisi ve hamamı ile bir Osmanlı Külliyesi olan yapının günümüze bazı
kısımları ulaşabilmiştir.
Osmancık
Koyunbaba Köprüsü:
Osmancık ilçesindeki köprü , Osmanlı Sultanı ll.
Beyazıt zamanında 1489 (H.889) yılında inşasına başlanıp , 1491 (H.895) yılında
tamamlanmıştır. 250 m. Uzunluğunda 7.5 m. Genişliğinde olup, 15 gözlüdür.
Köprünün kuzey kısmında ve kalenin dibindeki kayalıkta kitabesi mevcuttur.
Köprü,
sayıları çok az klasik Türk sanatı eserlerindendir. Kızılırmak üzerinden
yaklaşık 500 yılından beri sanat abidesi olarak durmakta ve bugün de hizmet
vermektedir.
Tarihi
Çorum Evleri
Çorum’un
eski evleri Türk toplumunun geleneksel yapısı ile bütünleşmiştir.Sözkonusu evlere; Çorum’un Çepni,
Karakeçili, Devane gibi eski mahalleleri ile İskilip,
Sungurlu ve Kargı’da rastlanılmaktadır.
Korunan
Alanlar
Boğazköy
Alacahöyük Milli Parkı
Çorum
- Alacahöyük Tarihi Milli Parkı
Yeri:
İç Anadolu Bölgesinde , Çorum ili Sungurlu ilçesi sınırları içerisinde yer
almaktadır.
Ulaşım:
Milli Park alanına,Sungurlu-Çorum karayolu ile ulaşım sağlanmakta olup saha
Sungurlu'ya 26 km.,Yozgat'a 29 km., Ankara'ya 208 km.mesafededir.
Özelliği:
Milli Parkın ana kaynak değeri, tarih ve arkeolojidir. Anadolu'nun en önemli
medeniyetlerinden biri olan Hitit uygarlığının merkezi Boğazköy (Hattusas)'ün kalıntılarını içerisine alan Milli Parkta
başlıca yapılar surlar,surlardaki kapılar ve tünel, Büyükkaledeki saray arşiv binası ve mabetlerdir.
Boğazköy'ün
2 km. kuzeydoğusunda Hitit başşehrinin dışında bulunan Yazılıkaya Açıkhava mabedine, Sungurlu'dan Boğazkale'ye gelirken köye girmeden sola sapılan bir yol ile
ulaşılır. Anadolu'da bilinen ilk Panteon olan Yazılıkaya'da Hitit'lerin kralı, kraliçe,tanrı ve
tanrıçaları rölyefleri yer almıştır.
Saha,
doğal değer açısından; insan eliyle Anadolu Platosunun flora ve faunaya yapılan
tahribatı göstermesi sebebiyle örnek bir görünüm sunar. Orman örtüsünün yerini
antropojen step araziye bırakması sonucu fauna
değişmiştir. Genel olarak saha, çiftlik ve otlama için kullanılan hemen hemen ağaçsız bir step görüntüsü kazanmıştır.
Görülebilecek
Yerler: Hitit Uygarlığının merkezi Boğazköy (Hattusas)'ün kalıntıları, surlar, kapılar ve tünel, Büyükkale'deki saray arşivi binası ve mabetleri ile
Anadolu'da bilinen ilk Panteon olan Yazılıkaya'daki
Hitit'lerin kralı,kraliçe,tanrı ve tanrıça röliefleri
Milli Park alanında ziyaretçilerin görmesi gerekli yerlerdir.
Mevcut
Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkın yoğun ziyaretçi dönemi Mayıs-Ekim ayları
arasıdır. Konaklama ihtiyacı Boğazkale köyünden
karşılanabilir.
Çatak
Tabiat Parkı
Çorum
- Çatak Tabiat Parkı
Yeri:
Orta Karadeniz Bölgesinde Çorum ili Merkez (Laçin)
ilçesi sınırları içerisindedir.
Ulaşım:
Tabiat Parkına Çorum-Laçin karayolu ile ulaşılır.
Çorum'a takriben 17-20 km. uzaklıktadır.
Özelliği:
Doğal yapısı manzara zenginlikleri ve özelliklerine sahip bulunması nedeniyle
sahanın 387.5 hektarlık bölümü 1984 yılında ayrılmıştır.
Sahada
hakim ağaç türü karaçamdır. Az miktarda sarıçam görülmektedir. Tilki, tavşan,
kurt, ötücü kuşlar ve keklik faunayı oluşturur.
Mevcut
Hizmetler ve Konaklama: Tabiat Parkının ziyaretçi dönemi Mayıs-Ekim ayları
arasındadır. Ziyaretçiler piknik imkanlarından yararlanabilirler.
Tabiat
Parkında geceleme(Orman Bakanlığı Milli Parklar-Av Yaban Hayatı Genel
Müdürlüğü'ne ait bir bina olmakla birlikte)ve yiyecek hizmetlerini park
ziyaretçileri kendi olanakları ile karşılamaları gerekir.
Mesire
Yerleri
Kırkdilim
Mesire Yeri:
Osmancık yolu üzerinde bulunan bu mesire yerinin Çorum’a uzaklığı 25 Km.’ dir.
Sıklık
Mesire Yeri:
Çorum- Samsun karayolu üzerinde günübirlik gidilen İlimiz merkezine yakın bir
mesire yeridir.
Bahabey
Çamlığı:
İlimiz Devlet Hastanesi bitişiğinde bulunan mesire yeri ağaçlandırılmış olup,
halkın piknik yaptığı ve eğlendiği mesire yeridir.
Sağmaca
Suyu:
Merkez İlçe Kuşsaray köyü sınırları içerisinde Çorum
Sağmaca içme suyunun temin edildiği kaynaktır. Ayrıca özel bir firma tarafından
kurulmuş alabalık üretim tesisi mevcuttur.
İskilip
Elmabeli:
İskilip’e 13 km. uzaklıkta İskilip-Tosya karayolu üzerindedir. Altyapısı Orman
İşletmesince büyük ölçüde tamamlanmış ve bünyesinde oyun sahaları bulunan mesire
yeri ; yöre halkının günü birlik piknik, eğlence sportif ihtiyaçlarına cevap
vermektedir
Laçin
Köşk Evi Mesire Yeri:
Laçin ilçemizde bulunan mesire yeri yüksek bir alanda
olup, bütün vadiyi görme imkanı mevcuttur. Çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık bir
alana sahip olan mesire yeri halkın yaz aylarında piknik amaçlı gittiği yerdir.
Kaplıcalar
Hamamlıçay
Köy Kaplıcası:
Merkeze 12 Km. uzaklıkta Hamamlıçay Köyündedir.
Bayanlara ve erkeklere ayrı ayrı yüzme havuzu
mevcuttur. 10 adet özel kabin vardır. Suyu 42 derece sıcaklıkta olup; Romatizmal hastalıkları, cilt hastalıkları ve böbrek
taşlarının düşürülmesine iyi gelmektedir.
Figani
Beke Kaplıcası:
İlçenin 16 km. doğusunda, Mecitözü ilçesinin Figani
köyü yakınındaki Beke kaplıcasının vücut ısısındaki suyu oldukça boldur. Su
küçük bir havuzdan kaynayıp oradan büyük havuza aktarılmaktadır.
Bu
kaplıcanın, idrar sökücü etkisiyle vücuttaki metabolizma artıklarının idrar
yoluyla atılmasında ve asit ortamında oluşan taşların düşürülmesinde faydalı
olduğu bilinmektedir.
Yaylalar
Kargı
Yaylası (Eğinönü):
Kargı ilçesinin kuzeyindeki yüksek dağlık bölgede yer alan yayla Çorum’a 140 km,
Kargı’ya 26 Km uzaklıktadır. Bu bölgede birbirine bağlantılı ; Eğinönü, Aksu, Karandu, Göl,
Örencik, Karaboya, Gökçedoğan yaylaları mevcuttur. Bu
yaylalarda, yöresel yayla mimarisine uygun yayla evleri geleneği halen devam
etmektedir. Üzerlerinde sonradan yapılan Aksu ve Gökçedoğan göletlerinde yetiştirilen alabalıkları, yöreye
özgü bitki örtüsü ve bol su kaynakları ile bir doğa harikası görünümündedir.
Abdullah
Yaylası:
Kargı ilçesinde ve ilin en yüksek dağı olan Köse Dağı (2050) üzerinde yer
almaktadır. Çorum’a uzaklığı 114 km, ilçe merkezine 26 km’dir. İstanbul’u Samsun’a bağlayan ve Osmancık İlçemizden
geçen karayoluna 12 km mesafededir.
Temiz
ve bol suyu bozulmamış doğası yanında, sarıçam, karaçam gibi diğer kendine özgü
bitki örtüsü ile görülüp konaklamaya değer yaylalardandır. Bünyesinde 22 yataklı
konaklama ünitesi , 120 kişilik restorant ve 1000
kişilik piknik alanı bulunmaktadır.
Bayat
Kunduzlu ve Kuşcaçimeni Yaylaları:
Çorum İli Bayat İlçesi sınırları içerisinde ve ilçenin kuzeyinde dağlık Karatepe mevkiinde yer almaktadır. İl Merkezine 100 km. İlçe
Merkezine 25 km. uzaklıktadır. Yöre halkı yayla geleneğini bu yaylalarda
sürdürmektedir. Özellikle Kuşcaçimeni yaylasında yaz
aylarında kamp amaçlı çadırlar kurulmaktadır. Zengin bitki örtüsü ile kaplı olan
yaylalarda sarıçam, karaçam ve köknar ağaçları dikkati çekmektedir. Bol su
kaynakları ve bozulmamış doğa yapısı ile yayla turizmine elverişli alanların
başında gelir.
Ulaşım
özel araçların yanı sıra; yaz aylarında haftasonları
Belediye otobüsleri ile sağlanmaktadır.
İskilip
Yaylaları:
İskilip İlçesinin kuzeyin, sarıçam, karaçam, köknar, meşe gibi yöreye özgü bitki
örtüsü ile kaplı yüksek dağ silsilesi üzerinde birbiri ile irtibatlı birçok
yayla yer almaktadır.
Bunlardan
İskilip-Tosya karayolu üzerinde bulunan Elmabeli-Beşoluk ve Çiçekli yaylaları, aynı güzergahın 8.inci km.’sinden sola 17 km. gidildiğinde Demirbükü ve Yalak yaylaları piknik ve mesire alanlarından
iç turizmde yoğun şekilde yararlanılmaktadır.
Elmabeli
yaylası:
Yaylanın alt yapısı büyük ölçüde tamamlanmış alt katı restaurant, üst katı otel olarak kullanılan bir bina ile
futbol ve voleybol oyun sahaları mevcuttur. Ulaşım özel araçların yanı sıra;
İskilip-Tosya arasında çalışan ticari minibüsler, yaz aylarında Cumartesi ve
Pazar günleri Belediye otobüsleri ile sağlanmaktadır.
Osmancık
Yaylaları:
Başpınar beldesine 8 km. uzaklıkta olup , altyapısı
büyük ölçüde tamamlanmıştır. Çadırlarda konaklama mevcuttur.
İncesu
Kanyonu:
Ortaköy İlçesi İncesu Köyündedir. Özellikle tek giriş
ve çıkışı bulunan İncesu Kanyonu , 12.5 km uzunluğundadır.Genişlik 40-60 metre
arasında değişmektedir.Kanyonun her iki yamacı sarp kayalık olup , yer yer ormanlık alanlara rastlamak mümkündür. Kanyon rafting ve
trekking sporları için uygun özellikler taşımaktadır. Bir doğa harikası olan
kanyon , görülmeye değer bir yerdir.
Çorum,
Karadeniz Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesinin kesiştiği noktada bulunur ve denizden
yüksekliği 770 metredir. Çorum'daki en yüksek dağ bu kesimdeki İskilip-Kargı
arasındaki Köse dağdır (2.087).
Ovalar
ise; Çorum Ovası, Mecitözü Ovası, Hamamözü Ovası,
Sungurlu Ovası'dır.
En
büyük akarsuları Kızılırmak ve Çat suyu (Derinçay)'dur.
Ormanlık
alanlar, İskilip, Bayat, Osmancık ve Kargı İlçelerindedir. İç kısımlarda ise
stepler yer alır. Çorum'da İç Anadolu'nun kara iklimi hakim olmakla birlikte,
Karadeniz' in yumuşatıcı etkisi bir dereceye kadar etkisini gösterir. Yaz
aylarında kendisini hissettiren sıcak ve kurak havalar kış aylarında ise yerini
şiddetli soğuklara bırakmaktadır.
Yapılan
çalışmalar sonucunda, yontma taş çağı (Paleolitik)
Cilalı Taş Devrinde (Neolitik) kalkolitik dönemin 4. aşamasında Çorum Bölgesinde
insan yerleşimlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu devir eserlerine Alaca
höyük, Büyük Güllüce, Boğazköy, Eski yapar, Kuşsaray'da rastlanmıştır. Yerleşimler bu dönemden itibaren
devamlılık göstermiştir. Çorum ve çevresi daha sonra Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmend, Moğol, Ertena, Kadı
Burhanettin ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Çorum
, binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yan yana ve üst üste oluşturduğu , yerli
Anadolu kültür geleneğini devam ettiren illerin başında gelir.Maddi kültür
belgelerinin zenginliği açısından adeta bir açık hava müzesi görünümünde olan
Çorum yöresi ; 1830’lu yıllardan itibaren Avrupalı gezginlerin , bir çok yerli
ve yabancı bilim adamlarının ilgi odağı haline gelmiştir.
Yazılı
Tarih Öncesi Dönem
Yontma
Taş-Cilalı Taş Dönemleri:
Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu dağınık biçimde ele geçen az sayıda taş
aletler belki yontma taş çağı ( paleolitik ) insanın
yaşamış olduğunu bize göstermektedir.İnsanın avcılık ve göçebelikten yerleşik
düzene geçtiği dönem olan Neolitik Çağ’da , Çorum ve
çevresindeki iskanın varlığını bazı münferit buluntular gösterir.
Kalkoltik
Dönem (M.Ö. 5500-3000):
Anadolu kalkolitik devirde (M.Ö.5500-3000) taş aletlerin yanında özellikle
bakırdan yapılmış aletler görülmeğe başlar.Çorum ve çevresinde bugüne değin
yapılan arekeolojik kazılar sonucunda en eski
yerleşimin kalkolitik dönemin geç safhası olan (M.Ö. 4000)’lerde başladığı tesbit edilmiştir.
Bu dönem iskanına ait mimari kalıntılar ve maddi kültür belgelerine Alacahöyük ; Büyük Gülücek ve
KUşsaray gibi merkezlerde tabakalar halinde
rastlanmıştır.
Eski
Tunç Çağı ( M.Ö.3200-2000):
Eski tunç çağında (M.Ö.3200-2000) Çorum ve çevresi , tüm Anadolu’da olduğu gibi
yoğun bir iskana sahne olur. Bu devirde pişmiş toprak kapkacak yanında madeni kaplar , alet ve silahlar bol
miktarda kullanılmaya başlar.Feodal yapı ortaya çıkar ve küçük şehir devletleri
kurulur , bu şehirlerin etrafı surlarla çevrilidir.
Alacahöyük
bu merkezlerden en önemlisidir.Alacahöyük eski tunç
çağındaki zenginliği yanında şehircilik sistemleri , tarımda hayvan
yetiştiriciliğinde ulaştığı yüksek seviyesi ile eski dünyada önemli bir yere
sahiptir.At ilk defa bu çağda ve bu merkezde ehlileştirilmiştir.Bu yüksek
kültürü ortaya koyanlar ise , Anadolu’nun yerli halkı olan Hatti’lerdir.
Alacahöyük’te
bulunan Eski Tunç Çağı’na ait 13 Kral mezarı ve bu mezarlarda açığa çıkarılan
altın , gümüş , elektron ve bronzdan yapılmış çeşitli kap-kacak , süüs eşyaları , silahlar , dinsel amaçlı güneş kursları ve
boğa geyik heykelleri bu çağın zenginliğini , yüksek sanat ve kültür seviyesini
ortaya koyduğu gibi dinsel inanışları hakkında da mesajlar vermektedir. Bu çağa
ait diğer önemli merkezler; Boğazköy , Eskiyapar ,
Kalınkaya , Kuşsaray, Çöplühöyük , Kültepe Höyüktür.Bu
çağın eriştiği yüksek kültür ve sanat zenginliği daha sonra kullanılacak olan
organize devletlere zemin hazırlamıştır.
Tarih
Çağları
Asur
Ticaret Kolonileri Çağı (M.Ö.1950-1750): Kuzey
mezopotamya’da büyük bir devlet kurmuş olan Asurlular
M.Ö. 2000 başlarında özellikle bakır ve madenler açısından zengin olan Anadolu
ile yoğun bir ticari ilişkiye girerler ve Anadolu’da 9 ayrı yerde Karum adı verilen ticari merkezler kurarlar. Bu merkezlerden
biri de “ HATTUŞ KARUM “ adını taşıyan Boğazköy , yani Hattuşaş’tır.
Bu
çağda sanat ; yerli gelenek ve görenekleri yaşatmakta ise de , yani yerli Hatti Sanatı Mezopotamya’dan gelen tüccarların yerli halka
devlet kurma fikrini aşılamaları Hitit Sanatı ve Devletinin temelerini atmıştır.
Hititler
Dönemi (M.Ö.1650-1200):
M.Ö. 2000 başlarında Orta Asya’dan ve Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya giren ve
ilk önceleri yerli halk yanında paralı asker olarak görev alan Hititler Hint
Avrupa dilini konuşmakta ve İndo-German ırklar grubuna girmektedir.
Asurlu
tüccarlar M.Ö.1850 yıllarında Anadolu’dan çıkmak zorunda kaldıktan sonra
Hititler politik egemenliği ellerine almaya başlamışlar ve şehir devletlerini
birleştirerek veya ortadan kaldırarak Anadolu’da ilk organize devletin
temellerini atmışlardır.
Koloni
çağını takip eden bu ilk devre Eski Hitit çağı olarak bilinmektedir.İsmi bilinen
ilk Hitit Kralı ise Anitta’dır. Hitit devletinin ilk kurucusu ise Labarna’dır. (M.Ö. 1680) Bu kral zamanında Hititlerin
Başkenti Neşa’dan Hattuşaş’a
taşınmıştır.Labarna M.Ö. 1600 yılında ölünce yerine
1.Hattuşili geçmiş ve devletin sınırları Halep’e kadar
genişlemiştir.Oğlu 1.Murşili ise Eski Babil Devletine Son vererek sınırları daha da genişletmiştir
Bu kral öldükten sonra iç karışıklıklar baş göstermiş ve devlet zayıf düşmüştür.
Telipinu bu karışıklıklara ve taht kavgalarına son
vermek istemiş , M.Ö.1550 yılında ölünce bütün eski şark 1450 yılına kadar
karanlığa gömülmüştür.
Hitit
imparatorluk dönemi , karanlık dönemden sonra iktidara gelen krallardan 1.Şappilililuma (M.Ö.1375-1335) Anadolu’da ve Suriye’de bir
çok seferle İmparatorluğun sınırlarını genişletmiştir. M.Ö. 1335 yılında küçük
yaşta kral olan II.Murşili zaferden zafere koşarak
önce Kaşkalıları sindirmiş sonra da batıya yönelerek
Arzavalıları ağır bir yenilgiye uğratmıştır. 1306
yılında vebadan ölünce yerine oğlu Muvattali tahta
geçmiştir. Muvattali Mısırlılarla Kadeş Savaşını yapmış kendisinden sonra tahta geçen III.
Hattuşili (M.Ö. 1275-1250) zamanında Mısırla eşit
şartlar altında Kadeş Anlaşması yapılmıştır.
Hititlerin son büyük krallarından IV.Tudhalia
(M.Ö.1250-1220)daha çok kültürel faaliyetlere önem vermiş ; Başkent Hattusas’ı yeniden imar etmiş , Boğazköy’ün 2 Km doğusundaki
Yazılıkaya Açık Hava Tapınağını inşa etmiş , son
şeklini vermiştir.
Bu
çağın en önemli şehirleri Hitit’lerin Başkenti Boğazköy (Hattusas) , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı , Kuşsaray ,
Ortaköy gibi merkezlerdir.
Frig
Dönemi ve Sonrası:
M.Ö. 1200 yıllarında Ege göçleri ( Deniz kavmi göçleri ) ile boğazlar üzerinden
Anadolu’ya gelen kavimler zaten zayıflamış olan Hitit Devletini yıkarlar. Bu
tarihten itibaren Hititler Çorum Bölgesinden Kızılırmak Kavisi içerisinden geçerek , Güney Anadolu’ya geçerler.Anadolu’da ise 200
yıllık bir karanlık devre girer.M.Ö. 8. yy’da bu
göçlerle geldikleri sanılan Frigler , yıkılan Hitit
şehirleri üzerine kendi şehirlerini kurarlar. Çorum bölgesinde Boğazköy , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı
önemli Frig şehirlerindendir. Frig Devleti ise , M.Ö. 6. yy’nın
ilk yarısında Kimmerler tarafından yıkılmış , fakat
kültürleri bir süre daha devam etmiştir.
Kimmerler
istilasından sonra Çorum ve çevresi İran’da devlet kuran Med’lerin daha sonra’da M.Ö. 546’dan M.Ö. 330’a kadar Büyük
İskender’in Anadolu’yu istilasına kadar Pers’lerin hakimiyetinde kalmıştır. M.Ö.
276’da Trakya üzerinden gelen Galat’lar Anadolu içerisine kadar yayılarak bu
bölgeyi idareleri altına almışlardır. Çorum ilindeki önemli Galat merkezleri
İskilip , Osmancık , Alacahöyük , Boğazköy , Eskiyapar ve Avlat Köyü’dür. Roma imparatoru Julius Ceasar zamanında bu havali
Romalıların eline geçmiştir. Çorum Anadolu’da ilk defa sistemli yol şebekesini
kuran Romalıların kavşak noktasını teşkiletmiştir.Ankara’dan-Amasya-Kavium’a , Sinop’tan Tuviuz-Zile’ye geçen yollar Çorum’dan ayrılmaktadır.Roma
İmparatorluğunun ikiye ayrılması (M.S.395)ile doğu Roma’da daha sonra Bizans’ta
kalan Çorum’un bu devirde adı Yankonia veya Nikonya’dır.
Çorum'un
Türk Yönetimine Geçişi:
1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve Türk Beyleri
bir çok koldan Anadolu içlerine akınlar düzenleyerek fetihleri sürdürmüştür.
Çorum ve çevresinin fethi konusunda iki ayrı görüş vardır.İlk görüşe göre ;
Çorum ve çevresi Danişment Ahmet Gazi tarafından 1075
yılında fethedilmiştir. İkinci görüş ise Selçuklu sultanı Melikşah’ın ümerasından Emir Tutak ve Emir Artuk’un Çorum’u fethettikten sonra bu bölgenin yönetimine
getirildiği şeklindedir.
Danişment
Beyliği Döneminde Çorum:
Danişmentliler Anadolu Selçuklularına bağlı olarak ;
Çorum’da içinde olmak üzere Sivas , Tokat , Ankara , Çankırı , Kastamonu ve
Yozgat çevresindehüküm sürmüştür. Danişment beyliğinin en önemli olayları Haçlı seferlerine
karşı mücadelelerdir.Danişment Beyliği II.Kılıç Arslan tarafından 1178 yılında Anadolu Selçuklu devletine
bağlanmıştır.
Anadolu
Selçukluları Döneminde Çorum: II.Giyasettin Keyhusrev zamanında
Çorum’un idari bölümlerinden Serleşkerlik ( Bölge
komutanlığı ve Sancak beyliği)olduğu ve başında Hatirüddün Zekeriya adlı bir
komutanın bulunduğu bilinmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşında Moğollara yenildikten sonra Anadolu’da
karışıklıklar çıkmış , 1276’da Kunduz Beyin oğlu Emir Celalettin , Çorum’daki Moğolları yenerek Çorum ve Amasya’yı
kurtarmıştır.Çorum’daki Kunduzhan Mahallesi adı da bu
beye ilişkin olarak verilmiştir.
Osmanlılara
Kadar Çorum:
Selçuklu Devleti 1308 tarihinde yıkıldıktan sonra Çorum Anadolu’da kurulan
beyliklerden Eretna Beyliği’nin daha sonra Kadı Burhanettin Ahmet Devletinin yönetimi altına girmiştir.
Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Anadolu’da birliği kurmaya çalışırken 1398’de
Çorum , Osmancık , ve İskilip’ten sonra Amasya’yı alarak oğlu Çelebi Mehmet’i
Amasya’ya Vali olarak atamıştır.
Osmanlılar
Döneminde Çorum:
Çorum , 1398 yılında Yıldırım Beyazıt’ın fethinden Cumhuriyete kadar Osmanlı
yönetiminde kalmıştır. Ankara Savaşından sonra Timur’un himayesinde Amasya
egemenliğini yürüten Çelebi Sultan Mehmet Çorum’da bir subaşılık kurarak tüm bu çevreyi Osmanlı yönetiminde tutmuş
, 1413 yılında Anadolu’da birliği sağladıktan sonra oğlu II.Murat’ı Amasya’ya
vali atamıştır. Bu dönemde Tokat , Sivas , Canik (
Samsun) Şebinkarahisar yanında Çorum Sancağı da Amasya’ya bağlı
idi.
Leblebisi
ile ünlü olan Çorum, yöresel yemekler bakımından oldukça zengindir.
İlin
özgün yemekleri arasında Mayalı , (Saç Mayalısı, Tava Mayalısı) , Yanıç , Cızlak , Kömbe, Oğmaç, Hingal, Haşhaşlı Çörek, Borhani
(Hamurlu, Yumurtalı, Mantarlı) Helise, Çullama, Madımak, Tirit , İskilip Dolması
, Keşkek, Kara Çuval Helvası, Hedik, Teltel, Has
Baklava sayılabilir.
Çorum'dan
Yemek Tarifleri
Keşkek
Malzemeler:
(6 kişilik)
500
gr yarma (gendirme)
500
gr koyun eti
2
adet soğan
3
yemek kaşığı tereyağı
1
yemek kaşığı tuz
1
çay kaşığı kırmızı biber
11
su bardağı su
Hazırlanışı:
Yarmalar akşamdan ıslatılır. Güveç tencereye (Toprak tencere) 2 kaşık yağ
konulur. Soğanlar ince ince kıyılır. Et, biber, salça,
tuz 1 su bardağı sıcak su ilave edilerek 15 dakika kaynatılır. Yarma yıkandıktan
sonra 10 su bardağı sıcak ile birlikte tencereye ilave edilir.
Kaynamaya
başladıktan sonra ateş kısılır. Tencerenin kapağı kapatılıp hamurla kapağın
etrafı kapatılır. Bir parmak sığacak kadar delik bırakılır, buhar çıkması için
kısık ateşte 2 saat pişirilir.
Not:
Geleneksel bir çorum yemeğidir. İl merkezinde ve ilçelerde de yapılmaktadır.
Genellikle ramazan aylarında sabah erken saatlerde güveç tencerede hazırlanıp
fırına verilir. Turşu ve salata ile birlikte servis
yapılır.
İskilip
Dolması
Malzemeler:
(8 kişilik)
2
kg pirinç
1,5
kg et
500
gr tereyağı
5
yemek kaşığı tuz
1
tatlı kaşığı taze çekilmiş karabiber
15
su bardağı su
5
adet kuru soğan
Hazırlanışı:
Pirinçler tuzlu suda yarım saat bekletildikten sonra yıkanıp süzülür, Tencereye
300 gr tereyağı konulur. 3 yemek kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı karabiberle birlikte
pirinçler ilave edilir. Tencerede 5 dakika kavrulur. Üzerine bir su bardağı su
eklenip tencerenin kapağı kapatılıp dinlenmeye bırakılır. (30 dk) Et yağ ile kızartılır. Soğanlar ince kıyılarak tencereye
atılır. Birkaç kez karıştırıldıktan sonra tuz ve karabiber ilave edilir. Kalan
sıcak su ilave edilir. Et kaynamaya başladıktan sonra üzerine sacıyak yerleştirilir. Üstüne temiz bir tepsi yerleştirilir.
Pirinçler temiz bir bez torbaya konularak tepsinin üstüne yerleştirilir.
Tencerenin kapağı kapatılarak kapak kenarları hamurla sıvanır. Bir parmak
sığacak kadar delik bırakılır. (Buhar çıkması için) kısık ateşte 4 saat
pişirilir. Sıcak servis yapılır. Yanında turşu, ayran, komposto, salata ile
servis yapılabilir.
Not:
Çorum’un İskilip ilçesinde yapılmaktadır. Düğünlerde dolmacı adı verilen aşçılar
tarafından hazırlanır. Halen bu gelenek devam etmektedir
Çatal
Aşı
Malzemeler:
(6 kişilik)
1
su bardağı yeşil mercimek
1
su bardağı yarma (kırık)
1
adet soğan (kuru)
2
yemek kaşığı tereyağı
1
yemek kaşığı tuz
1
çay kaşığı biber (kırmızı toz)
1
çay kaşığı nane
6
su bardağı su
Hazırlanışı:
Tencereye yağ konulur. Soğanlar ince ince kıyılır.
Pempeleşinceye kadar kavrulur. Nane, biber ilave
edilir. 3 su bardağı su konulup, kaynamaya başlayınca mercimek ilave edilir. 20
dakika kaynayınca 3 bardak sıcak su ilave edilip, yarma eklenir. 20 dakika kadar
kaynatıldıktan sonra tuzu eklenir. Ateşi kısılır. 10 dakika kadar kaynadıktan
sonra servise hazırdır.
Not:
Geleneksel Çorum yemeğidir. Çorum ve çevre ilçelerde de yapılır.Yanında turşu ve
yeşil soğanla servis yapılır.
Çorum
ilinden alınabilecek şeylerin başında, şehrin sembollerinden olan , Çorum
leblebisi ve bakır hediyelik eşya gelmektedir.
Ayrıca,
İskilip’te ağaç oyma işleri, Alaca Büyük Camili Köyünde kilim, Ortaköy İlçesi Karahacip
beldesinde kilim, heybe, patik, çorap ve el örgü ürünlerini bulmak mümkündür.
Osmancık
ve Kargı’da üretilen pirinçler de, farklı lezzetleriyle mutlaka tadılması
önerilen ürünlerdendir.
Alaca
höyük, Bogazkale Müze ve Ören yerlerini ziyaret
etmeden
Kargı
ve Abdullah Yaylalarını, Osmancık Başpınar ve Karaca
Yaylalarını, İskilip Elmabeli ve Bayat Kurtçaçimeni Yaylalarını gezmeden,
Ortaköy
İncesu Kanyonuna gitmeden,
Bakır
El Sanatlarını görmeden,
Çorum
Mantısı, Keşkek ve İskilip Dolması, Gül burma ve Has Baklavasını tatmadan,
Çorum
Leblebisi almadan,
...Dönmeyin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder