Gün gelir bu torunlar sizi de ziyaret ederler !



Haziran 1920’de başlayan büyük taarruzla birlikte 8 Temmuz’da Yunan askerleri Bursa’ya girdiklerinde başlarında, Venizelos’un oğlu Sofokles bulunuyordu.

Osmanlı’nın taht şehrinde sanki altı yüz sene öncesine dönülmüştü. Bizans adeta asırlar öncesinden çıkıp gelerek yarım kalan bir kavganın rövanşına çıkmıştı.

Sofokles’in günlerdir beklediği fotoğrafçı nihayet şehre gelmişti. Sofokles fotoğrafçıyı da yanına alarak bir manga askerle birlikte Osman Gazi’nin türbesine yöneldi. Venizelos’un askerleri, kale burcuna saldırırcasına türbe kapısına yüklenmiş ve tahta kapının çatırdayıp devrilmesiyle birlikte Sofokles önde, fotoğrafçı arkada türbeye girmişlerdi.

Osman Gazi’nin sandukası, başındaki sarığıyla öylesine vakur ve öylesine haşmetliydi ki askerler ister istemez irkilmişlerdi. Sofokles, şaşkın bakışlar arasında sandukanın yanına gelerek önce askeriyle beraber bir içki alemi tertiplemiş, sonra da iyice kendinden geçtiği bir esnada mahmuzlu çizmelerini kaldırıp sandukaya üst üste üç tekme savurmuştu.

Ardından Sofokles, kılıcını, hayali düşmanına doğru hamle yapar gibi sallayarak küfürle karışık şu narayı atacaktı : “ Kalk ey koca sarıklı, koca Osman! Kalk da torunlarının halini gör ! Kurduğun devleti yıktık. Seni öldürmeye geldim ! “

Bir müddet türbenin içinde kılıcını sallayarak dolaştıktan sonra zafer kazanmış bir kumandan havasına bürünen Venizelos’un oğlu, ayağını sandukanın üzerine koyup kılıcına dayanarak fotoğrafçıya şöyle seslenmişti : “ Çek bakalım bir Bursa hatırası…”

Sofokles, fotoğrafı Atina’ya gönderirken arkasına ise şu satırları yazacaktı : “ Ordularımız Bursa’ya hakimdir. Şu anda Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman ayaklarımın altındadır. “


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder