AŞİYAN-SÂZ CEDDİMİZ




AŞİYAN :Kuş Sarayları ...

Kuş Evleri, Serçe Saraylar tarihi bina ve mimari eserlerde yer alırken, günümüze gelen ince bir zevkin göstergesi olarak yapıları süslüyor.



Osmanlı Devleti'nin hayvanlara olduğu gibi kuşlara karşı büyük bir sevgi beslediği herkes tarafından biliniyor.

Türk mimarisinde, bilhassa 16. yüzyıldan itibaren kendini gösteren ve genellikle binaların en çok güneş alan, sert ve soğuk rüzgarları tutmayan cephelerinde, yüksekçe, emniyetli yerlerine yapılan kuş evlerinden bazıları günümüzde ihtişamını muhafaza eder.

İstanbul eserlerinde örnekleri görülen ve saka, serçe, kırlangıç gibi korunmaya muhtaç kuşlar için yapılan bu barınaklar, Doğu Bayezıt, Tokat, Amasya, Kayseri, Niğde, Antakya, İzmir, Bolu, Bursa, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Filibe, Tırnova'da da bulunuyor. Klasik devir Osmanlı mimarisiyle başlayan ve 19. yüzyıl sonlarına kadar rastlanan kuş evleri, diğer bir tabiriyle minyatür saraylar, Türk sanatkarlarının ince zevki, ustaca kompozisyonları ve kalplerindeki merhamet hissinin ortaya çıkmasıyla zamanla geliştirilerek ilgi çekici duruma getirilmiştir. Ecdadımız sadece kuş evleri, kuş sarayları yapmakla kalmamış, leylek, kurt gibi evcil olmayan diğer hayvanlar için de vakıflar, hastaneler kurmuşlardır. Öyle ki soğuk kış günlerinde kurtların aç kalmamaları için kar-tipi demeden ıssız dağ başlarında et dağıtmışlar

Birkaç delikten meydana gelen bu tür sade kuş evlerine Süleymaniye, Yeni Cami ve Sokulu Mehmet Paşa Köprüsü gibi İstanbul'da bulunan eserlerde görülürken daha süslü ve gösterişli olanlara yine İstanbul'da ki önemli eserlerden biri olan Topkapı Sarayının dış avlusu eski Darpane'nin iç avlusunda yer alan binanın dış duvar yüzünde rastlanıyor

Özenle yapılmış ince ve usta bir işçiliğin sergilendiği kuş sarayında serçelerin korunacağı, içinde dolaşabileceği, inip çıkabileceği yollar, gözler estetik bütünlük içinde sergilenmiş. Bir çok yapıda farklılıklar gösteren kuş evleri ve serçe saraylarında konsollar üzerine kurulmuş cumba biçimli çıkıntılar, balkonlar sütun kabartmalarla yükselirken, ön yüzleri kemerli pencerelerle tamamlanıp, çatılarla, kubbelerle kapatılmış. Türklerin hayvan, özellikle kuşlara verdikleri değerin ve sevginin bir ifadesi olarak da yorumlanabilen kuş saraylarının ve içinde barınan kuşların bazı inançları da beraberinde taşıdığına inanılıyor. Türkler kumruların sevdalıları koruduğuna, kırlangıçlar yuva yaptıkları evleri yangından muhafaza ettiklerine, leylek, deniz kırlangıcı gibi göçmen kuşların kutsal alanlara gittikleri düşünüp, onları himaye ederek beslemişler. Kentleşmenin aşırı yapılaşmanın artış göstermesine rağmen günümüzde kent kuşları hala İstanbul da tüm olumsuzluklara rağmen yaşamlarına devam ediyorlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder